16 Ekim 2011 Pazar

Yabancı basına tutuklu gazeteci brifingi - 2 Nisan 2011


Ahmet Şık ve Nedim Şener için verilen brifinge 40 kadar yabancı muhabir katıldı. Şık ve Şener’in gazeteci arkadaşları tarafından düzenlenen ve resmi bir nitelik taşımayan toplantıya katılanlara gazetecilerin sorgularında verdikleri yanıtların ve savunmalarının İngilizce çevirilerini kapsayan dosyalar da dağıtıldı.


“İki arkadaşımızın Silivri’de cezaevinde olmalarının Türkiye’de gazeteciliğe bir saldırı olduğu kanısındayız. Tutuklanmalardan sonra toplandık, neler yapabileceğimizi konuştuk. Bu toplantı gibi etkinlikleri yaparken aslında korkuyoruz. Ama bizim bu mesleğe olan borcumuz, arkadaşlarımıza olan borcumuz, onlar hapiste işlerinden, ailelerinden uzaktayken bizim korkmaya hakkımız olmadığını düşünüyoruz.” Toplantının açılış konuşmasını yapan gazeteci Hilmi Hacaloğlu böyle diyordu.
Gazeteci Ragıp Duran’ın yönettiği toplantıya Ahmet Şık ile birlikte Ergenekon davası rehberi niteliğindeki “Kırk Katır mı, Kırk Satır mı?” adlı kitabı yazan gazeteci Ertuğrul Mavioğlu, Şık’ın avukatı Fikret İlkiz, Nedim Şener’in avukatı Yücel Döşemeci ve Milliyet gazetesinden Murat Sabuncu katıldı.
Duran dağıtılan dosyaların içinde sorgulama metinleri ve savunmaların İngilizce çevirilerinin olduğunu belirtirken, “Ne yazık ki, dünden beri internette dolaşmakta olan “İmamın Ordusu” adlı kitabı çevirecek vaktimiz yoktu, onun için sizlere iletemiyoruz. Ama sonunda bu kitap da ana dilinize çevrildiğinde okuyacaksınız ve bir terör örgütü belgesi mi yoksa araştırmacı gazeteciliğin bir örneği mi olduğuna kendiniz karar vereceksiniz,” dedi.
Dosyalardaki belgelerin, Şık ve Şener’in yalnızca gazetecilik kapsamındaki eylemlerinden dolayı sorgulandıklarını ve somut hiç bir delil olmadan tutuklandıklarını açıkça kanıtladığını vurgulayan Duran, “Bir noktayı belirtmek istiyorum. Biz profesyonel gazeteciyiz, yargıç değiliz, ya da hükümetin veya şu ya da bu cemaatin halka ilişkiler görevlisi hiç değiliz,” dedi.
Delilleri basından öğreniyoruz
Avukat İlkiz, iki gazetecinin tutuklanma kararının gerekçelerini “öncelikle kuvvetli suç şüphesini gösteren olguların bulunması, OdaTv’de ele geçen belgeler ve telefon konuşmalarının tutanakları” olarak saydıktan sonra, kendilerinin avukatlar olarak dosyadaki delilleri göremediklerini, basından öğrendiklerini belirtti. Avukatların dosyadaki delilleri görmelerini engelleyen kısıtlama kararının tam bir yıl önce, 19 Mart 2010 tarihinde verilmiş olduğunu açıklayarak, “Demek ki, soruşturma bir yıl önce başlamış ama bizim haberimiz yok,” dedi.
İlkiz mahkemenin tutuklamalara itirazları, Ahmet Şık’ın kitabına el koyma kararının kaldırılması taleplerini ret ettiğini söyledi, “Aleyhimize olan delilleri basından öğrenmiş olmamıza rağmen 5 Nisan’da yeniden itiraz ederek salıverilmelerini isteyeceğiz,” dedi.
Mavioğlu ile Şık’ın Ergenekon davası ile ilgili yazmış oldukları kitaptan dolayı da yargılanmakta olduklarını söyleyen İlkiz, “Ben de avukat olarak içinde bulunduğumuz bu durumun hukuki mantığını anlamaya çalışıyorum,” dedi.
Avcı iki ayrı terör örgütü üyesi
Nedim Şener’in avukatı Döşemeci, müvekkilinin Hanefi Avcı’nın kitabının bir bölümünü yazmakla suçlandığını ama bu suçlamayı hem Avcı’nın hem de Şener’in reddettiklerini anlattıktan sonra, “Bu durum Şener’in Ergenekon üyeliğinin kanıtı olarak ileri sürülüyor. Oysa Avcı sol bir terör örgütü olduğu iddia edilen Devrimci Karargah örgütü üyeliğinden tutukluydu. Sonra durumu düzeltmek için Avcı’yı da Ergenekon’dan tutukladılar. Devrimci Karargah’ın amacı başka, Ergenekon’un amacı başka. Bir insan bu örgütlerin ikisine birden nasıl üye olur?” diye çelişkilere işaret etti.
Mavioğlu, Ahmet Şık’ı uzun zamandan beri tanıdığını belirterek, “Ahmet’e devrimci diyebilirsiniz, sosyalist diyebilirsiniz ama ne derin ne de başka türlü devletin adamı diyemezsiniz,” dedi. Mavioğlu Şener’in Hrant Dink cinayeti üzerine yazdığı kitap ile bu davanın Ergenekon davasına bağlanmasını talep ettiğini ama Şener’i tutuklayanların bu kitabı okumamış olduklarını ileri sürdü. Mavioğlu, “Demek Şener üye olduğu Ergenekon örgütünün aleyhine çalışmış,” dedi.
Mavioğlu mahkemenin Şık’ın kitabına el koyma kararının yeryüzündeki 6 milyar insanı kapsadığını, çünkü kitabı internetten indirme yeteneğine sahip herkesin kararın kapsamında olduğuna işaret etti.
Savcı Öz’ün Ergenekon davasından ayrılması
Yabancı gazetecilerin soruları genellikle bu durumdan kimin sorumlu olduğu ve Savcı Zekeriya Öz’ün İstanbul Başsavcı Vekili olarak terfi ettirilmesinden sonra Ergenekon davasının nasıl bir seyir izleyeceği konusunda yoğunlaştı.
Avukat İlkiz Savcı Öz ile ilgili soruları yanıtlarken, hukukta bu tür yanlışlıklar yapan birisinin ödüllendirildiği ülkede hukuk sisteminin iflas etmiş olacağını söyledi. Öz’ün Ergenekon davasından ayrılmasından sonra hükümet yetkililerinin davanın yürütülmesinde hiçbir değişiklik olmayacağını vurgulayan açıklamalar yaptıklarına işaret eden İlkiz, “Davadan alınmadı, ödüllendirildi,” dedi.
Mavioğlu ise yaşanan bütün bu olayların sorumlusunun hükümet olduğunu belirtti.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder